Özlü sözler, aforizmalar kısacası aklıma gelen kaleme dökülen sözler …
“Orta Doğu coğrafyası yakında sınırsız bir ülkeler topluluğuna dönüşecek iyi mi kötü mü, galiba tartışmaya bile gerek yok.” DP
“Çin artık sadece ülkesindeki ihracat ağırlıklı çalışan firmaları desteklemiyor, Çin kendi firmalarına ek olarak hedef ülkedeki diğer bir ifadeyle müşterisinin finansman problemini de çözmek zorunda kaldı.
Bu bağlamda Almanya’nın 3 yıl çalışana vatandaşlık yolunu açması da aslında aynı hikayeyi anlatıyor.
Tehlikenin farkında mısınız?
Tehlike uzun vadeye yayılan küçülme,
Tehlike pazarları rakip ülkelere/müşterilere kaptırma,
Tehlike ar-ge ve inovasyonda geride kalma endişesi,
Acaba bizdeki maliyet enflasyonu, beyin göçü, nitelikli personel eksikliği gibi problemler zaten üretim gücümüzü aşağı çekmiyor mu, fiyatlama problemlerine neden olmuyor mu …
Bir de üstüne fabrikaların Mısır’a taşınması, ürün bileşenlerini üretmekten ziyade fason üretim kapsamında yurtdışına kayması gibi uygulamalarda GSYİH açısından ciddi olumsuzluklar içeriyor …
Sonuç: GSYİH’nın yıllar içinde düşme trendine girmesini engelleme …
Sahi biz hangi önlemleri alıyoruz …” DP
“Bir konu zannımca yanlış değerlendiriliyor ve bunu da maalesef ihracatçılar ihracatçı birlikleritopluma anlatamıyor. geldiğimiz noktada dolar/euro kuru ve kur artışının maliyet artışını karşılamıyor olması ve aradaki farkın kapanması için sizin müşterinizin hedef ülkedeki müşterinizin bu farkı ödemeye niyetli olması gerekiyor. eğer müşteriniz bu farkı ödemeye niyetli değilse veya rakibiniz böyle bit fiyat artışı talep etmiyorsa siz ihracatta müşteri ve diğer fırsatları kaçırmış oluyorsunuz çok açık. şimdi bu konu, tekstilcilerin veya farklı meslek sektör temsilcilerinin anlatamıyor olması topyekün burada dolar TL kuru değerli değersiz tartışmaları üzerinden ilerliyor ve bunun nihayetinde de şu an hem Türkiye ihracatta pazar kaybediyor hem de Türkiye’de üretip Türkiye’ye satmayı önceleyen şirketler üretimlerinin bir kısmını bu maliyet artışından dolayı yurt dışına taşıyor ve günün sonunda ithalat gerçeği içerdeki pazarı da kaybettiriyor. bunu artık anlamamız lazım bunun çözümü tek başına dolar TL kuru değil bunun çözümü tek başına ihracat teşvikleri değil bunun çözümü enflasyonla mücadele siz sadece dolar TL kurunu destekleyip bir noktaya getirerek sadece ihracatçılara bir takım teşvikler ve finansmana erişim konusunda kolaylık sağlayarak bunu yönetemezsiniz. çünkü maliyetlerimiz çok yüksek bunu bir zahmet birileri topluma kamu kesimine anlatabilirlerse ikna edebilirse çözümü daha kolay bulabiliriz” DP
Çok kötü bir Dünya ve çok kötü bir ülke bırakıyoruz/bırakmak üzereyiz …
Dünya: açlık, sınırların tarumar olması, her kıtada devam eden savaşlar, iklim değişikliği, çevre felaketleri …
Türkiye: her geçen gün kötüye giden ekonomi, kaybolan orta sınıf, genişleyen açlık/yoksulluk sınırı, kamu politikaları ile her alanda sıkışmış/sıkıştırılmış yönetim tarzı, gelecekten ümidini kaybeden bir ülke …” DP
“Şirketler bu krizden nasıl çıkacak sorusuna cevap vermeden önce mevcut krizin geçmiş yıllarda yaşanan krizlerden temel farkını belirlemek lazım: maliyet enflasyonu.
Maliyetleri yönetemediğiniz takdirde veya maliyetler sizin kontrol alanınız dışındaysa sadece ciro temelli çözümler bulmak sizi zarardan kurtarmaya yetmeyebilir.
Bu kriz ortamında üretici firmaların öncelikli olarak;
– Maliyet tasarrufunun yanısıra verimlilik iyileştirmeleri yapması,
– Ürün karlılıklarını yeniden değerlendirmesi,
– Kapasite kullanımı ve ek maliyetleri ilişkilendirmesi,
– Değişken ve sabit maliyetleri çok iyi yönetmesi gerekmektedir.
Bu türde verinin doğrulanmış ve anlık raporlama için BI toolları üzerinden yapılandırılmış olması gerekiyor. Aski halde veri size siz veriye bakarsınız önemli olan stratejinize ve ihtiyaçlarınıza paralel raporların analize hazır olmasıdır.” DP
“Akademisyen olarak söylemesi zor ama bazı üniversiteleri kapatsak, teknik eğitimi öne çıkarsak, ara eleman yetiştirmeye odaklansak ülke olarak bir kaybımız olmaz.
Tam tersi geleceği ancak bu şekilde kurtarabiliriz …
Açık öğretim fakülteleri ve auzef gibi yapılara ihtiyaç var mı tartışılması lazım” DP
“Laf olur söz olur” zamanları çoktan geçti … O dönemlere tekrar mı dönsek …” DP
“Türkiye’de maden yatırımları için çok ideal !!! Riskin yaptırımı yok, opex düşük, isg maliyetleri düşük, esg maliyetleri neredeyse yok, compliance ve site visit konularını hiç konuşmayalım ve maalesef sömürge ülkelerinden halliceyiz …” DP
“Çok yakın zamanda çoğunluğun, siyasi görüşü ne olursa olsun, laiklik ilkesinde buluştuğunu göreceğiz ve çok keyifli olacak.”DP
“Kapitalist sistemin ve ulusal hükümetlerin kurgusunu en güzel özetleyen atasözü: “yedik ictik allah artırsın sofrayı kuran kaldırsın”. Külfet ve nimetlenme(nemalanma) ayrı ayrı taraflarda ve dengenin sürekli bozulduğu koşullarda mücadeleye devam. Bakalım bu defa sofrayı kim kaldıracak.”
“İşten Çıkarma Yasağı pandemi sürecinin başlangıcında ne kadar faydalıysa da şu anda zarar vermeye başladı. Özellikle yeni mezunların iş başvurusu yapacağı, işletmelerin performans odaklı kan değişimi yapacağı bu dönemde iş ilanlarının beklenen bollukta olmamasını kısmen İşten Çıkarma Yasağı ile açıklayabiliriz. Unutmayalım yeni mezunları sisteme dahil edebilmek için kan değişimi yapabilmek şart. Aksi halde bütün işgücü piyasası sabit-stabil hale dönüşüyor.” DP
“Devlet üniversitelerine bir ücret belirleyelim, Maliye Bakanlığı öğrenci adına ücreti ödesin ve öğrenciyi faizsiz borçlandırsın. Mezuniyet sonrasında bir süre verelim ve çeşitli kriterlere göre proje üretmek, girişimcilik başarısı göstermek, belirli alanlarda şirket kurmak ve başarı sağlamak, patent almak gibi önceden belirlenen başarıları yakalayan öğrencilerin borçları ulaşılan hedeflere paralel silinsin. Ne anne babaları yoralım ne de hedefsiz öğrenciler yetiştirelim. Ayrıca üniversiteleri de bu yönde yeniden revize edelim.” DP
“Paylaşımımı okuyanlara yorumlayanlara kızanlara teşekkür ediyorum. Burada önemli olan nokta benim ortaya attığım fikir etrafında toplanmak veya toplanmamak değil. Gerçekten Türkiye’de yükseköğretimin tekrar bütün yönleriyle bütün paydaşlarıyla bütün ekosistemde yer alan bireyler, şirketler ve sivil toplum kuruluşları açısından yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Ne bugünkü sistem ulusal ve global ölçekte başarı getiriyor ne de bugünkü sistem her koltuğa oturan idareciye yöneticiye farklı bir vizyon ve hedef sunuyor. Tamamen mevzuat odaklı sistem yerine; üretimi, bireyin hayatını, geleceği yeni nesli kucaklayan bir sistem inşaa etmemiz gerekiyor. Paylaşımın temel hedefi aslında konunun önemini tekrar gündeme getirmek ve bu vesile ile geleceği ve gençleri nasıl entegre edeceğimizi tekrar düşündürmekti. Tekrar paylaşma katkıda bulunan okuyan herkese teşekkür ediyorum.” DP
“Sahne artık “Risk Yönetimi”nde. İç Denetim ve İç Kontrol sistemleri ile Risk Yönetim sistemini yarıştırmayı bırakalım. 3 yapıda birbirini desteleyicidir ama artık salgın ile birlikte Risk Yönetimi gözardı edilemeyecek noktalara geldi ve aştı. Risk Yönetimini denetim departmanları üzerinden organize etme alışkanlığını da terkedelim, risk yönetimi faaliyetlerini yönetecek departmanları oluşturalım ve pro-aktif yönetim yaklaşımlarını benimseyelim.” DP
“Pandemi süreci bizlere Sivil Toplum Kuruluşları (STK) açısından da risk yönetiminin ne kadar önemli olduğu dersini verdi. Bu dersi aldığımızı zannetmiyorum. STK’ların pandeminin ilk haftalarında ve sokağa çıkma yasağı dönemlerinde faaliyetlerine ara vermesi ve halen tam olarak faaliyetlerine dönememesi nihayetinde de bu faaliyetlerin kamu kesimi tarafından icra edilmesi de çok önemli bir problem alanıdır. STK’lar açısından süreklilik ve kesintiler işletmelerle kıyas edilemeyecek seviyede önemli ve ikame edilemeyecek bir pozisyondadır. STK’lar tarafından verilmesi beklenen hizmetlerin kamu kesimi tarafından verilmesi de özünde STK’lara ihtiyaç duyulma gerekçesi ile örtüşmemektedir. Bu durumda risklerin realize olmasının bir sonucudur.” DP
“Risk Yönetimi konusunda özellikle reel sektör işletmelerinin profesyonel risk yönetimi hizmet alım maliyetlerinin bir kısmının vergi ödemelerinde mahsuplaştırılmasına yönelik düzenleme yapılarak profesyonelleşme ve risk yönetimi faaliyetleri daha üst düzeyde yürütülebilir. Özellikle risk yönetimi sistem kurulumu konusu teşvik edilerek riskler bütünleşik olarak yönetimin gündemine girmesi sağlanmalıdır. Nihayetinde işletmelerin sürdürülebilirlik probleminin çözümüne katkı sağlanmış olur. Ayrıca banka kredilendirme sürecinde de risk yönetimi olgunluk seviyesi yüksek kuruluşlar için fonlama maliyeti farklılaştırılabilir.” DP
“Risk Yönetimi ülkemizde hem kamu kesimi hem de özel sektörde maalesef istenen olgunluğa ulaşamadı. Risk yönetimi uygulamaları özelinde kamu kesiminin a’dan z’ye bütünleşik yaklaşımla özel sektörü bazen teşvik edici bazen de zorlayıcı düzenlemelerle kritik rol üstlenmesi gerekmekte. Aksi halde geleceğe uzanan işletmeler hayal olacak. İşletmelerin sadece işletme paydaşlarına ait olmadığı bilincine ulaşamadıkça işimiz çok zor.” DP
“İnsanların hayallerini ellerinden alabilirsiniz ama hayal kurmalarını engelleyemezsiniz. ” DP
“Değişim hızının yavaşlamayacağı artık neredeyse kesin gibi. Peki bu durum değişimin bir durma noktası olmayacağının da mı işareti zannetmiyorum. Bir gün değişim duracak o gün kıyamet günü mü yoksa sıradan bir gün mü olacak. Kritik nokta burası bence.” DP
“Meseleleri detaylı incelediğimizde gölgemizin kaybolduğunu farkediyoruz.” DP
“Markaları büyüten cirodur, büyük kalmak ise arka planda çalışan personel, sistem, süreç uyumu ve değişimi yakalama gibi kritik faktörlerle ilgilidir. Bu platformdan hiç şikayet yazmadım muhtemelen de yazmayacağım ama kıymetli profesyoneller ve şirket çalışanları egolarınızı terkedin ve bu markaların yakasını bırakın artık. Yoksa markaların bir kısmı geleceği göremeyecek.” DP
“İşletme ve ekonomi yönetiminde yeni normal artık günlük yönetim süreçlerine yansıyan ve sıklıkla başvurulan risk yönetimi uygulamalarıdır.” DP
“Gerçek, bazen sadece yeni bir keşfe kadar gerçektir o keşiften sonra gerçek değişmiştir.” DP
“Bahane arayanlarla başarı peşinde koşanlar uzun süre aynı masada kalamazlar” DP
“Geleneksel düşünen insanlarla zirveye ulaşamazsınız” DP
“Geç olan erkendir, erken olan da geçtir” DP
“Korona salgını vesilesiyle şehirleşme, üretim firmalarının yerleşimi ve işletme merkezlerinin büyük şehirlerde konumlanmasını tekrar düşünmeliyiz. Lojistikte aksamalar ve sağlık risklerinden dolayı üretimde ve işletme yönetim faaliyetlerinde sürdürülebilirlik problemlerine ek olarak büyükşehir dezavantajları olan yüksek maliyetler gibi faktörleri de eklediğimizde gerçekten bu konuları stratejik planlama açısından yeniden değerlendirmeliyiz.” DP
“Bilim Kurulu üye yapısında uzmanlık alanı açısından eksiklikler var. Örneğin Risk Yönetimi alanında uzman en az 1 kişinin olmasında fayda var. İsrail Korona İle Mücadele kurulunda istihbarat temsilicisi bile var. Tıbbi malzemenin kıt olduğu dönemlere yaklaştığımızı ülkelerin tıbbi malzemelere el koymasından (na kadar yasal ve ahlaki tartışılır) çok rahat okuyabiliyoruz. Kurul üye sayısı 31 ve kurulda dişhekimi dahi varken Risk Yönetimi ve İstihbarat kanalında kimsenin olmaması anlamsız.” DP
“Olağanüstü dönemlerde şirketlerin zarar görmeden çıkabilmeleri veya riski fırsata çevirebilemeleri; teknoloji altyapıları, nihai tüketiciye ulaşma imkanları, hem çalışan hem de müşteri boyutunda mobil uygulamalara olan yatkınlıkları, kanallarını ve müşterilerini çeşitlendirmiş olmaları, tedarik zincirlerinin kırılmamış olması (olağanüstü dönemlerde bu konu işletmelerden bağımsız olabilir) ve çok tabii ki likiditeleri gibi birden fazla faktörlerle ilgili. Bunların tamamı da direkt olarak risk yönetimi yetkinlikleri ile paraleldir.” DP