Hem şirketler kesimi ve hem de akademi için ekim ayı önemli. Aslında şirketlerin hayatı ocak ayında sıfırdan tekrar başlar ama ocak ayı ve yeni yıl hazırlıkları bütçe maratonu ile ekim ayında başlar.
Bütçe demek öngörü demek, bütçe vazgeçmek demek, bütçe verimlilik demek …
Bütçe konusu açılınca söz uzar ve gözler dalar gider … yapılamayanlar başarılamayanlar akal gelir … (tam bir hikaye başlangıç cümlesi gibi oldu)
Bütçe için makro ölçekte kur, faiz, enflasyon ve büyüme öngörüsü en temel girdilerimiz. Şirketler içinde stratejilerden rakamlara dökülen hemen hemen her veri-bilgi bütçenin girdisi. O kadarki açılacak yeni satış kanallarından müşteri performans tahminlerine kadar her konu bütçenin temel girdisi.
Bu bağlamda da sizlere yararlı olması açısından 2024 yıl içinde en sık gündeme gelen raporlardan bahsetmeliyiz.
Performans ve verimliliği yönetmeden krizden çıkamayacağımızı unutmayalım. Hemen ilk soru gelmeli 2024 yılında yönetebildiniz mi?
Performans ve verimlilik odağında temel raporlar;
– Stok Performans Raporu, uçtan uca bakmalısınız ve yaşlanmış ürün finans maliyetini dahi karlılık, pys ve prim hesaplamalarına dahil etmelisiniz, daha sı da var tabii ki,
Voltaire “Mükemmel İyinin Düşmanıdır” der ama siz kendisine bakmayın artık “Kötü İyinin Düşmanıdır” DP diyorum.
– Personel Verimlilik Raporu ile kötü ve iyiyi ayrıştırmanız lazım.
Araya kamu spotu alalım mükemmel personeller azaldı ve çoğunluk istemeye istemeye yurtdışına gitti ve kayıtlara beyin göçü olaark geçti. Emeği olanlara teşekkür edelim !!!
– Personel verimlilik raporu, aslında bir çok metriği içeriyor; operasyonel sayılar, elleçmele metrikleri, ürün işlem hacimleri, hata, ppm vs vs vs.
Artık nereden bakacaksanız bakmalısınız ve 2025 yılı bütçesi için perosnel maaş-zam dengesini kurmalısınız.
Aksi halde “Kötü İyinin Düşmanıdır” sözünü haklı çıkaracaksınız.
Son kamu spotunu en sona sakladım Türkiye Risk Raporu takip etmeniz sizin faydanıza, bu tür konuları incelediğimiz Risk Bültenini kaçırmamanızı öneriyoruz.
Bütçe ve yeni yıl çalışmalarınız için “Strateji, Arama Konferansı ve Bayi Toplantılarında Risk Yönetimi ve Ekonomi Üzerine Sunum” hizmetini de önermeden geçemeyeceğim.
https://lnkd.in/dyCF7qdw
GRC Management Türkiye Risk Raporu
#bütçe #risk #performans #birapor #stokperformans #verimlilik
GRC Management Risk Bülten
https://lnkd.in/di867Nv7
Adam Smith’in yanından geliyorum, nasıl olduğunu soracak olursanız; neler neler söylemek istiyor ama dili dönmüyor bende tercümanın olayım senin dedim sağolsun kırmadı ve kabul etti, buyrun devam edin;
– Elimden dilimden birşey gelmez ama bunları öngördüm ve yazdım diyor, olmaz keşke yazıp eşeğin aklına karpuz kabuklarını getirmeseydin dedim, haklısın cevabını verdi,
– Görünmez El konusunda kısmen haksız çıktım, ben bireylerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelerinin, toplumun genel yararına hizmet edeceğini öngördüm ama insanoğlunun bu kadar açgözlü olacağını öngöremedim özeleştirini yaptı bende kabul ettim,
– Emek değer teosininde; zenginliğin kaynağını emek olarak gördü ve bir malın değerini, onu üretmek için harcanan emek miktarıyla ölçüleceğini öngördü ama seri üretim robotları ve yapay zekayı öngöremedi, kabul etti mutabık kaldık. Ama şunu ekledi özünde mal veya hizmetin değerinde emeğin yerini robotlara ve yapay zekaya bıraktığını vurguladı ve bu noktada problemin paylaşımda adaletin olmaması olduğuna işaret etti, bende mecbur kabul ettim,
– Smith, iş bölümünün üretkenliği artırdığını ve genel refahı yükselttiğini savunur, bu teorisi değişmedi, önünde saygıyla eğildim yapma ayıp oluyor insanlar bize bakıyor dedi ve bende durdum o noktada,
– Bireysel özgürlüklerin ekonomik büyümeye katkıda bulunacağını savunur kısmen hala haklı.
Görüşmemiz baya uzun sürdü ve huzurundan ayrıldım.
#adamsmith
Güzel haber ihracatımız geçen yılın Ocak temmuz dönemine göre %4.1 artış gösterdi.
Mevcut koşullarda dolar kurunun enflasyon gerisinde kalmasına rağmen bu artışın kaydedilmiş olması özellikle global konjektür içerisinde değerlendirilmeli analiz edilmelidir.
Global piyasalardan edindiğimiz bilgilere göre şubat ve temmuz başındaki Çin’de gerçekleşen çalışan maaşlarına yönelik vergi artışları Çin’deki maliyetlerin hem artırdı hem de artmaya devam edeceğini gösterdi. Avrupa kökenli şirketlerin Çin’e verdikleri siparişleri olumsuz etkilemeye başlamıştı bunu ay ay artık Türkiye için olumlu olarak göreceğiz ihracat artışının bir kısmını Çin’de yaşanan maliyet artışı ile birlikte değerlendirmek lazım.
Diğer bir etken de Rusya Savaşı’nın devam ediyor olmasını gösterebiliriz.
Fakat buradaki değerlendirmeleri Türkiye’deki maliyet artisini göz ardı ederek yaptığınız taktirde doğru sonuca ulaşamayabilir doğru politikalardan taviz verebilir politikaları önemsiz görebilirsiniz Türkiye’deki maliyet artışı gerçekten çok yüksek bu maliyetlerle sürdürülebilir ihracat rakamlarına ulaşmamız çok zor bu noktada bizim imdadımıza yetişen konu tamamen global gelişmeler şeklinde özetlenebilir.
Peki sürdürülebilir ihracat nasıl sağlanacak çok tabii ki verimlilik inovasyon ve manuel kas gücüne dayalı işlerden robot teknolojisi ve yapay zekaya geçişle birlikte mümkün olabilecek aksi takdirde biz bu konuda Çin tekrar konumunu güncellediğinde Rusya Ukrayna Savaşı bittiğinde Orta Doğu‘daki İsrail Filistin savaşı sona erdiğinde tekrar biz ihracatta sıkıntı yaşamaya başlayabiliriz o yüzden asıl kritik problemlerimizi çözmemiz proje geliştirmemiz hem kamu kesimi hem de şirketler tarafından bütçe ayırıp projeler geliştirmemiz gerekiyor.
Ocak-Temmuz döneminde ihracat %4,1 arttı, ithalat %8,3 azaldı
Genel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,1 artarak 148 milyar 738 milyon dolar, ithalat %8,3 azalarak 198 milyar 676 milyon dolar olarak gerçekleşti.
#ekonomi #ihracat #verimlilik
IMF programı istiyoruz dövizleri yazıp toplumsal haraketi başlatmamız lazım neden?
Türkiye aslında IMF programını IMF’siz yapmaya çalışıyor ve bu seçim nelere yol açıyor.
Öncelikle IMF devrede olmadığı için daha yüksek borçlanma maliyetlerine katlanıyoruz.
Topluma yansıyan fatura; maaş zamlarının beklenen enflasyona göre ayarlanması ve toplumsal subvansiyonlardaki kesintiler IMF devrede olsaydı işletilecek olan politikaların sonucu olacaktı. Diğer bir ifadeyle sokaktaki vatandaş açısından IMF’in olup olmamasının bir farkı yok çünkü faturayı en üst kalemden ödüyoruz.
Belirli bir hacmin altındaki KOBİ ölçeğinde firmalar için krediye erişim sınırlı, yüksek kredi kartı pos maliyetlerini ödemekteler, vergi uygulamaları ve vergi denetimleri yoluyla ek vergileri ödemekteler. Diğer bir ifadeyle KOBİ ölçeğindeki firmalar açısından IMF’in olup olmamasının bir farkı yok çünkü maliyetlere en üst kalemden ödeme yapıyoruz.
Bu 2 kesim toplumun ve şirketlerin neredeyse %90’ını oluşturmakta.
IMF programı uygulasaydık ne olacaktı?
Maliyet boyutunda bireyler ve KOBİ ölçeğinde firmalar için çok değişiklik olmayacaktı, yukarıda açıkladım.
Hayatı ve alışkanlıkları asıl değişen taraf şüphesiz kamu kesimi olacaktı; büyük projeler, tasarruf zorunlulukları, aktarılan fonlar vs vs …
IMF programı uygulasaydık kuşkusuz IMF denetimleri ile programa uyumu şeffaf bir şekilde tüm toplum ve yatırımcılar izleyecekti ve bu ilerlemede gelecekteki fonlama maliyetlerini azaltacaktı.
O yüzden garip bir noktaya geldik, gelmememiz kaçınılmazdı ve tekrar başa dönelim …
IMF programı istiyoruz dövizleri yazıp toplumsal haraketi başlatmamız lazım …
Toplumsal haraketi başlatmaktan kastımız;
1. Şirketler kesiminin sorumlu davranması ve yüksek kur talebi gibi işleri daha da kötüleştirecek taleplerde bulunmaması, talepler yüksek sesle dile getirildikçe tuhaf bir şekilde kendi yalanına daha fazla inanan ve işi gücü bırakan bir şirketler kesimi görüyoruz.
2. Ekonomistlerin daha makul analizlerle gerçeğe yaklaşması ve faiz indirimine erken başlanması gibi taleplerinde genel iktisat analizlerine sadık yorumlar yapmasını bekliyoruz, biliyoruz ki bu gerçekleşemeyeck ve döviz patlayacak videoları çekmeye devam edecekler. Böyle giderse orta vadede krizden çıkamazsak doğal olarak ekonomi kaldırmaz ve döviz patlar ardından biz demiştik çıkışları gelir.
3. Bireylerinde çözümün başlangıcının kur istikrarı ve enflasyonun düşmesi olduğunu anlaması ve her noktada kamu kesiminden tasarruf talep etmesi olduğunu unutmaması …
Temelde yapmamız gerekenler. Kuşkusuz liste uzatılabilir ama 3 maddeyi konuşmaya başlamamız lazım.
O zaman tekrar yazalım ve bitirelim …
IMF programı istiyoruz dövizleri yazıp toplumsal haraketi başlatmamız lazım …
#imf #ovp #vergi #birey #ekonomi
Kurulan her bir teknoparkı yeni bir emlak yönetim şirketi olarak kabul etmemiz lazım. Ardından yapılan her iyi proje sonrasında, uygulamaya geçen her yeni ürün ve uygulama yazılım sonrasında ve eğer o teknoparkta faal şirketler yabancı yatırım çekebiliyorlarsa o zaman Teknopark olursunuz.
Aksi halde; emlak şirketinden hallice yapılar.
Teknopark’lar için temel hedeflerimiz ne olmalı;
– Geliştirilen yeni ürün-uygulama-yazılım kökenli özelikle ihracat kaynaklı ciro,
– Teknopark işletmelerinin yerli ve yabancı yatırımcılardan aldıkları fonlar,
– Alınan patentler
gibi ciddi hedeflere koşan yapılar oluşturmalıyız.
Muhtemelen hedefler vardır ama ya uygulama …
hashtag#teknopark hashtag#universite TC Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı
Eylül ayı geldiğinde artık yıl bitti gözüyle bakıyoruz hem şirketlerde hem kamu kesiminde. Çünkü şirketler için bütçe kamu kesiminde de orta vadeli program ile birlikte bir takım hedefler ortaya çıkıyor ve bu hedefler çerçevesinde bütün fonksiyonların çalışması ve hedefe ulaşmasını bekliyoruz. Ama bu beklenti bizim gibi sıradan insanlar için ne kadar kıymetli ve önemliyken diğer yandan bu beklenti siyaset ve bürokrasi için ne kadar önemli bu da ayrı ayrı bir tartışma konusu.
Hazır yıl biterken malumunuz Türkiye Risk Raporu serisinin 2025 yılı veri toplama ve rapor dönemi yaklaşıyor, 2025 yılı riskleri kapsamında sizlere başvurup anketi doldurmanız ve beklentilerinizi paylaşmanızı rica edeceğiz umarım bu yıl da bize destek verirsiniz.
Bu kısa girişin ardından hem risk raporu ve realize olan riskleri paylaşmak adına hem de 2025 yılını Türkiye’de nasıl bir beklenti ile karşılayacağız bu bağlamda bir takım ne hedefledik ve bekledik ne gerçekleşti babında bir dizi kısa makale paylaşacağım.
İlk konumuz enflasyon orta vadeli programdaki enflasyon hedefleri gerçekleşen enflasyon ve Türkiye Risk Raporunda yer alan enflasyon beklentilerinin karşılaştırılması.
Türkiye’de son beş yılda orta vadeli programlarda (OVP) belirlenen enflasyon hedefleri ve gerçekleşen enflasyon oranları arasında ciddi farklar olmuştur. Bu farkların başlıca nedenleri arasında küresel ekonomik dalgalanmalar, döviz kurlarındaki oynaklık ve iç ekonomik belirsizlikler yer almaktadır. Bu satırları okurken enflasyon üzerinde TÜİK etkisi, gerçek enflasyon ve hissedilen enflasyon gibi tartışmaların olmadığını varsayalım veya bu tartışmaları duymazdan gelelim lütfen.
2020 Yılı
- OVP Enflasyon Hedefi: %8,5
- Gerçekleşen Enflasyon: %14,6
- COVID-19 pandemisinin etkisiyle enflasyon hedefinin oldukça üzerinde gerçekleşmiştir. Pandeminin getirdiği ekonomik belirsizlikler ve mali genişlemeler, enflasyonu yukarı yönlü baskılamıştır.
2021 Yılı
- OVP Enflasyon Hedefi: %5,4
- Gerçekleşen Enflasyon: %36,08
- Döviz kurundaki keskin dalgalanmalar ve faiz oranlarındaki değişiklikler enflasyonun hedefin çok üzerinde gerçekleşmesine neden olmuştur.
2022 Yılı
- OVP Enflasyon Hedefi: %9,8
- Gerçekleşen Enflasyon: %64,27
- Bu yıl, özellikle enerji fiyatlarındaki artışlar, döviz kurundaki yükselişler ve küresel tedarik zinciri problemleri enflasyonu hedefin çok ötesine taşımıştır.
2023 Yılı
- OVP Enflasyon Hedefi: %12
- Gerçekleşen Enflasyon: %64,77
- Döviz kurundaki artışlar ve mali genişleme politikaları hedeflenen enflasyonu aşmıştır.
2024 Yılı (Tahminler ve Gerçekleşen)
- OVP Enflasyon Hedefi: %33 olarak açıklanmıştı yıl sonuna doğru hedef %41,5 olarak revize edildi
- Gerçekleşen Enflasyon: %51,97 (Ağustos 2024 itibarıyla)
- Enflasyonda baz etkisiyle düşme bekleniyor, sıkı para politikası enflasyon hedefine ulaşılmasına katkı sağlıyor ama maliye politikasından beklenen katkı gelmiyor.
Yıllar itibariyle Türkiye Risk Raporu soru setinde değişiklikler yapıyoruz. Son 3 yıl raporlarda enflasyon beklentisini soruyoruz ve özetle aşağıdaki tablo ortaya çıkmış durumda. Bu tablo bize toplumun OVP ve enflasyon hedeflerine inanmadığını gösteriyor. OVP enflasyon hedefinden sapmalarda açıkçası toplumun çok da haksız olmadığını söylüyor.
Yıllar | Yüksek ve Çok Yüksek Bekleyenlerin Toplam % | OVP Enflasyon Hedefi | Gerçekleşen Enflasyon |
2024 Yılı Beklentileri (%) | 72 | 33 (Revize 41,5) | 51,97 (Ağustos 2024 itibarıyla) |
2023 Yılı Beklentileri (%) | 68 | 12 | 64,77 |
2022 Yılı Beklentileri (%) | 79 | 9,8 | 64,27 |
2021 Yılı Beklentileri (%) | 73 | 5,4 | 36,8 |
Türkiye Risk Raporu 2024 yılı Raporu için tıklayınız
Geçmiş yıllar raporları için tıklayınız
Prof. Dr. Davut Pehlivanlı
Türkiye Risk Raporu Direktörü
Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Kurucu / GRC Management / Risk Referans
Her birey aslında küçük bir işletmedir.
– Maaşı (bütçesi)
– Hayalleri (hedefleri),
– İmkanları (aktif-pasif yönetimi)
– İhtiyaç ötesi tüketim harcamaları (verimsiz, kpi dan uzak masraflar) gibi
Bir çok açıdan yönetilmesi gereken mikro işletmeyiz.
Çok fazla kapitalist jargon oldu ama yönetmediğinizde ne olur …
Şirketler iflas eder kapanır bireyler iflas eder ya evsiz olur ya da sosyal yardımlara muhtaç kalır …
Daralan Yaşamlar
Hayat pahalılığı riski Global Risk Raporunda ilk sıralarda yer almıştı Türkiye Risk Raporunda ise bu risk daha hard olarak “Derin ya da yaygın yoksulluk riski” olarak yeraldı.
Aşağıdaki haber sürekli bu konuları hatırlatıyor …
Şöyle düşünüyorum ya bu süreçte akıl sağlımız zarar görecek ya da dayanıklılığımız artacak …
Ama her türlü hayat ellerimizin arasından akıp kaçıyor ve biz bunu haketmedik …
Instagram’ın kapatılması aslında hiç sürpriz değil.
2024 yılı Türkiye risk raporunda genel risk sıralamasında medya yankı odaları ve sahte haber riskimedya yankı odaları ve sahte haber riski onuncu sırada yer almıştı.
Medya yankı odaları riski aynı zamanda olasılık açısından beşinci sırada yer almıştı.
Bu verileri değerlendirdiğimizde aslında sürpriz olmayan bir ülkede yaşadığımızı düşünmeliyiz ama her zaman da şaşırıp tartışıyoruz.
Bu tür konuları risk bülteninde tartışıyoruz, Türkiye risk raporunda yazıyoruz ve GRC Management projelerinde ürüne hayata dönüştürüyoruz.
Risklere dair ne oldu, neler yaşandı ve neler gerçekleşti …
Ekonomi hedefleri veya toplumun refahı …
Adettendir yıl ortasında değerlendirmeler yapılır. Şirketler ise her çeyrek sonunda değerlendirme yapar ve tekrar pozisyonlarını günceller.
Türkiye’ye dair şunu söyleyebiliriz: ekonomi kökenli hedeflere ulaşmak için toplum feda edildi.
Peki bu ne demek?
Acı reçeteyi içmek zorunda kalanlar yani toplumun çoğunluğu için hayat standartlarının düştüğünü ve her türlü zorlukla mücadele içinde olduklarını söyleyebiliriz.
Türkiye Risk Raporu 2024 yılı risk sıralaması aşağıda yer almaktadır. Sıralamaya paralel olarak uygulanan ekonomi politikaları aslında neyin öncelikli olduğunu göstermektedir: ekonomi hedeflerine ulaşmak için toplum feda edildi.
Ağustos başı itibariyle başarılanlar ve bunun karşılığında gerçekleşen riskler.
Başarılı yönetilen riskler
1. Piyasa riskleri
2. Döviz kur riski
Feda edilenler diğer bir ifadeyle yönetilmeyen konulardan doğan riskler;
1. Eşitsizliğin derinleşmesi riski
2. Derin ya da yaygın yoksulluk riski
3. İşsizlik riski
4. Beyin göçü ve buna bağlı nitelikli personel problemleri riski
5. Medya yankı odaları ve “sahte haberler” riski
Global gelişmeler, Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu coğrafyasında yaşamanın bir bedeli;
· Bölgesel çatışmalar ve komşularla olası problemler riski
her geçen gün tetiklenen jeopolitik riskler.
5 Yıllık Projeksiyonda Riskler ve Beklentiler Ne Oldu?
Türkiye Risk Raporunda 5 yıllık projeksiyon kapsamında aşağıdaki riskler sorgulanmakta ve sonuçlara raporda açıklanmaktadır.
Uygulanan politikalar sonucu diğer bir ifadeyle göre göre gerçekleşen riskler;
– Ekonomik kriz
– Zorunlu göç ve devamı
– Yüksek enflasyon beklentisi
– Reel sektörde iflaslar
Bu 4 risk kaçınılmaz son olarak görülebilir. Kuşkusuz bu noktada sadece mevcut ekonomi yönetiminden ziyade geçmiş dönemlerdeki ekonomi yönetimlerinden kalan bedelleri de bu dönemde ödüyoruz.
Global gelişmeler sonucunda gerçekleşen riskler;
– Ekonomik çatışmalar / ambargo / yaptırım uygulamaları
– Jeopolitik istikrarsızlık
– Yaptırımlarla karşılaşma
Bu risklerinde ülke performansından bağımsız global gelişmeler kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.
Global Gelişmeler, Rusya-Ukrayna Savaşı, Ortadoğu’da Yaşanan Savaş ve Yalnızlaşan Türkiye