Türkiye’nin Kalkınma Reformu: Faizsiz Finans Sisteminin Güçlendirilmesine Yönelik Öneriler, Faruk Taşçı, Mehmet Saraç, Davut Pehlivanlı, Evren Yaşar, Hasan Vergil, Ömer Karaoğlu yazarları olup, Muhammed Erkam Kocakaya editörlüğünde Eylül 2021’de yayımlanmıştır. Eser, İktisat Yayınları’nın “İktisat Politikası” dizisi kapsamında yayımlandı.
“Faizsizlik Prensibi Çerçevesinde Değerlendirme ve Öneriler: Risk Yönetimi, Tasarruf ve Altın, Faizsiz Ekonomi” bölümü Davut Pehlivanlı ve Evren Yaşar tarafından hazırlandı.
Girişten alıntı:
“Bu çalışma güncel ekonomik problemlere faizsizlik prensibi çerçevesinde çözüm önerileri getirmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede öncelikle reel sektör ihtiyaçlarının faizsizlik prensibine paralel nasıl karşılanacağı tartışılmıştır. Reel sektör ihtiyaçları özelinde risk yönetimi, döviz kuru riski ve döviz kuru riskine paralel hazinecilik uygulamaları incelenmiş ve çözüm önerileri getirilmiştir.
Yine çalışma çerçevesinde tasarruf problemi ele alınmıştır. Bu kapsamda da özünde Türkiye’de yastıkaltı birikimlerin neden olduğu ekonomi dışına çıkan veya ekonomide verimsiz alanlara yönelen tasarrufların temel gerekçeleri ve kültürel altyapıları incelenmiştir. Yastıkaltı tasarruf kültürünün temel giriş noktası tasarrufların ekonomi dışına çıktığı ilk nokta altın ve kuyumcu uygulamalarıdır. Bu bağlamda tasarrufun yastık altına dönüştüğü ilk noktanın tespiti ve çözüm önerileri getirilmiştir.
Son kısım ise katılım bankacılığı uygulamalarına ayrılmıştır. Türkiye’de katılım bankalarının geçmişi 1983’te kurulan Özel Finans Kuruluşlarına (ÖFK) dayanmaktadır. Sonrasında 1999 ve 2001 yıllarında düzenlemeler yapılmış, son olarak da 2005 yılında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile de katılım bankası ismini almışlardır. Özellikle katılım bankası hüviyeti ile hukuki zeminde diğer bankalarla neredeyse hiçbir farkı kalmamış daha önce yaşanan güven erozyonun önüne geçilmesi ile birlikte katılım bankacılığının payı %1 seviyelerinden %6 seviyelerine ulaşmıştır. Tabii ki bu payın artışında kamu katılım kuruluşunun da önemli bir katkısı olmuştur.
Pazar payı açısından katılım bankacılığı hedeflenen noktadan uzaktadır ve bu durumun farklı sebepleri olabilir. Pazar payının artamamasının önündeki en temel sebepler ise faiz hassasiyeti olan kişilerde finansal okur yazarlığın düşük olması ve altın, döviz gibi daha muhafazakâr yatırım araçlarını tercih etmeleri gösterilebilir. Bu özünde sadece faiz hassasiyeti olan kesim değil ülke geneli için önemli problemlerden biridir. Bu problem yatıkaltı tasarruf büyüklüğünü önemli derece de arttırmaktadır.
Bu çalışmada hem faizsiz ekonominin gelişimi noktasında yapılması gerekenler üzerine önerilerimizi sunarken bir başka bakış açısıyla da yastık altı tasarruf sorununa dikkat çekip bu birikimin finansal siteme dâhil edilmesi noktasında da önerilerimizi paylaşıyoruz.”