Pandemi kökenli yoğun gündem ile başlayan 2020 yılında depremler, döviz kuru hareketlilikleri, global ticarette aksamalar, pandemi nedeniyle yaşanan iş kayıpları ve kapanmalar başta olmak üzere kritik seviyede gelişmeler yıl boyunca hem ulusal hem de global ölçekte ekonomi, kamu yönetimi, Sivil Toplum Kuruluşları ve bireyleri etkiledi.
Risk yönetimi pro-aktifliğin ön planda olduğu ve farkındalığın tüm paydaşlarda olması gereken kritik bir yönetim alanıdır. Bu kapsamda risk yönetiminin; kamu yönetimi, sektörel düzenleyici ve denetleyici otoriteler, şirketler ve çalışanlar seviyesinde yapılandırılması gerekmektedir.
Globalleşme ve özellikle pandemi sürecindeki tecrübelerimiz, işletme körlüğü veya geleneksel düşünce yapılarından kaynaklı nedenlerle kurumlar seviyesinde risk yönetimi uygulamalarının yeterli seviyede olmadığını ve bununda ciddi ölçekte kar odaklı yönetim yaklaşımlarından kaynaklandığını göstermiştir.
Özellikle globalleşme ile birlikte sadece işletmeler seviyesinde yürütülecek risk yönetimi faaliyetleri ile hedeflere ulaşılamayacağı görülmüş, global ve ulusal risklere paralel ve sektörel risklerin de aynı seviyede dikkate alınarak geliştirildiği stratejilerin başarılı bir risk yönetiminin en önemli koşulu olduğu anlaşılmıştır.
Kurumsal Risk Yönetimi, kuruluşlarda risk yönetiminin bütünleşik bakış açısıyla yönetilmesine odaklanmaktadır. Geleneksel risk yönetiminden farklı olarak her türde riskin üst yönetimin ajandasında olması kuşkusuz çözüm açısından da son derece önemlidir.
Üst yönetimin çözüme en yakın olduğu nokta ise değişimin izlenmesi ile mümkün olabilecektir. Değişim teknolojiden ürün geliştirmeye, müşteri beklentilerinden ekonomideki öncü göstergelere kadar çok farklı metriklerle takip edilebilir. Değişimin izlendiği metriklerle Anahtar Risk Göstergeleri (KRI) çoğunlukla paralellik göstermektedir. Değişim metrikleri ile KRI’ların ayrıştığı nokta ise değişime karşı aksiyonların uygulamaya alınma zamanlamasıdır.
Değişim metrikleri ve KRI’ların anlık canlı veriler izlenebilmesi kurallar, senaryolar ve algoritmalarla mümkündür. Bu noktada devreye robotik süreç entegrasyonları girmekte ve kuruluşların stratejilerine paralel yapay zeka uygulamaları da risk yönetimi süreçlerinde kullanılabilmektedir.
Ölçemediğimizi izlememiz, izleyemediğimizi pro-atif olarak yönetmemiz ve doğal olarak da yönetemediğimizin de hesabını vermemiz mümkün olmayacaktır.
2021 Bireysel Emeklilik Sektörel Risk Envanteri projesinin öncü proje olmasını, gelenekselleşmesini ve ülkemizde diğer kritik sektörlerde de bu tür çalışmaların artmasını temenni ediyorum. Bu projede çalışma fırsatı veren Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Akmaz’a, proje ekibine ve sektörün değerli çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım.
Bireysel Emeklilik Sistemi Risk Envanteri 2021 için tıklayınız …