Amerika Birleşik Devletleri’nde Adalet Bakanlığı, Alman otomobil ve kamyon üreticisi Daimler’e 10 yıl boyunca aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 ülkede satış yapabilmek için on milyonlarca avro rüşvet dağıttığı iddiasıyla dava açılmıştır.
Washington’da federal mahkemeye sunulan ‘10-cr-00063-RJL’ numaralı ve ‘USA versus Daimler AG’ başlıklı dava dosyasında Mercedes Benz marka otomobillerin de üreticisi olan Daimler ile Almanya, Rusya ve Çin’deki üç iştiraki, 1998 ile 2008 yılları arasında rüşvet dağıtmakla suçlanmıştır.
Adalet Bakanlığı tarafından mahkemeye gönderilen ve mahkeme tarafından kamuya açılan dava dosyasında Daimler AG’nin Türkiye’deki iştiraki Mercedes Benz Türk’ün (MB Turk) Türkiye’de çeşitli kuruluşlara otobüs satışı sırasında rüşvet verdiği iddia edilmektedir. Dosyada 2006 yılı sonbaharında Daimler’in Kurumsal Denetim Bölümü’nün İstanbul’da Mercedes Benz Türk’ün merkezinde bir kasada içinde önemli bilgiler bulunan bir dosya bulunduğu açıklanmıştır.
İhbar kovulan denetçiden
Daimler Benz hakkındaki rüşvet soruşturması o zamanki adı Daimler Chrysler olan şirketteki David Bazzetta adlı bir denetçinin yabancı ülkelerdeki kamu görevlilerine ödeme yapılan gizli hesapların kapatılmasını istediği için işten atıldığını iddia ederek ABD’nin Sermaye Piyasası Kurulu’na (SEC) başvurması üzerine başlatılmıştır.
Fiyat şişirme
ABD Adalet Bakanlığı Daimler’i satışları garantilemek amacıyla offshore banka hesapları kullanarak, fiyatları şişirerek ve üçüncü kişiler aracılığıyla hükümet yetkililerine rüşvet vermekle suçlamaktadır. İddianameye göre bu usulsüz ödemeler şirket kayıtlarında ‘komisyonlar’, ‘özel indirimler’ ve ‘gerekli ödemeler’ olarak gösterilmiştir. Para kimi zaman da danışmanlık ücreti olarak gösterilmiştir. ABD, davayı ülke borsalarında hisse senetleri işlem gören tüm şirketlerin yabancı ülkelerdeki kamu yetkililerine rüşvet veremeyeceğine ilişkin yasa maddesine dayanarak açmıştır.
İşletmelerin etik kuralları arasında rüşvet alma-verme eylemlerine yönelik katı kurallar yer almalıdır. Yönetiminde bu yönde yakın takibi olmalıdır.
Daimler şirketi yöneticileri satışları artırmak ve dolayısıyla hedeflere ulaşmak doğal olarak da primlerini yükseltmek için rüşvet vermişlerdir. Hile üçgeninde baskı faktörünün altında değerlendirilebilecek olan aşırı satış beklentisi rüşvet verme eylemlerinin ilk nedeni olarak gösterilebilir.
Hem ulusal hem de uluslararası işletmelerin verdikleri rüşvetleri komisyonlar ve danışmanlık ücretleri altında gösterdikleri ve çoğunlukla gizli hesaplar kullandıkları sık karşılaşılan bir uygulamadır. Bu tür hile belirtilerinin iç denetçiler tarafından titizlikle araştırılması gerekmekteydi.Türkiye açısından rüşvet ile ilgili SPK düzenlemelerinde, İMKB düzenlemelerinde ve işletmelerin etik kurallarında eksiklikler olduğu bilinmektedir. Yasal boşlukların tamamlanması ve özellikle bağımsız denetçilerin ve iç denetçilerin rüşvet eylemlerine yönelik hile belirtilerini denetim planlarına aktarmaları ve mesleki özen ve dikkati azami seviyede göstermeleri beklenmektedir.
Kaynak: Prof. Dr. Davut Pehlivanlı, Hile Denetimi ve Metodoloji, Beta Kitap.
Bir yanıt yazın