Malumunuz ülkemiz açısından uzun kabul edilecek bir süre olan 5 yıldır gelenekselleşen Türkiye Risk Raporu serisini yayınlıyoruz. Zaman zaman kıymetli akademisyenlerin desteğiyle zaman zaman da solo yayınlıyorum. İlk risk raporunu mensubu olduğum üniversitede kuruculuğunu yaptığım Risk Merkezi üzerinden yayınlamış ve çokça açıklama yapmak zorunda kalmıştım. İlk yıl yaşadığım acı tecrübe sonrasında sağolsun GRC Management desteğiyle yayınladık. Aslında GRC Management firması bana ait ama bütçesi, finansmanı, editörü vs vs derken onlar da çok yoruldu.
Giriş çok uzun sürdü asıl konuya geleyim …
Bir grup akademisyen arkadaşımla Türkiye Risk Raporu serisini makaleye dönüştürmeye karar verdik. Verilere üstten, yıllar itibariyle trend olarak ve rapor koşturmacasından bağımsız bakınca bana neden kızdıklarını bir defa daha anlamış oldum.
Aslında Türkiye Risk Raporu çok kritik bir noktayı öne çıkartıyordu ve eleştiriler yıllar itibariyle bu noktadan geliyordu. Son seçimleri baz aldığımızda yükselen memnuniyetsizliğin oy tercihine dönüşmesini anlatıyordu rapordaki hikaye.
2 satır öne çıkıyor zamanla ekonomi temelli hatalar yani ekonomi risklerinin realize olması toplumsal problemleri/riskleri/memnuniyetsizliğe dönüştü ve bu sonuçta doğal olarak siyasi tercihe dönüştü.
Yazı buraya kadar gelince başka bir konu daha su yüzüne çıktı: rapor aşamasında ortalama 10 kişi, Şirket Terapisi kanalında ortalama 5 kişi, GRC Management şirketinde 2 kişi ve çekirdek ailemi de eklersek (sabırla bana katlanıyorlar) neredeyse 20 kişi süreçte yer alıyor.
Bir yanıt yazın