Malumun ilanı şeklinde bir yazı olacak ama tarihe not düşmek adına Türkiye Risk Raporu 2022’de öngörülen riskleri 2022 ilk 3 ay açısından bu yazıda inceleyeceğim.
Türkiye Risk Raporu 2022’de ilk sırada yer alan döviz kur riski 2021 yılı kasım dönemi kur krizinin ardından 2022 yılı ilk 3 ayında genel olarak dolar/TL kurunun yatay seyir izledi (Dolar/TL 13,86 ile 14,84). Kur Korumalı Mevduat uygulaması ile kur hareketliliği kısmen dizginlenmiş olsa da Hazine’nin yapmış olduğu dolar bazlı yurtdışı borçlanması ve diğer gelişmeler Kur Korumalı Mevduat’tan yüksek hacimli çıkış olması halinde aşırı kur hareketliliklerine işaret etmektedir.
Kaynak: Türkiye Risk Raporu 2022, https://grcmngmnt.com/wp-content/uploads/Turkiye-Risk-Raporu-2022.pdf, s. 11.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 2. sırada yer alan piyasalardaki olumsuz gelişmeler riski kapsamında faiz riski değerlendirilmelidir. Bu kapsamda; Merkez Bankası’nın faiz kararları ile bankacılık güncel faiz oranlarının ayrıştığı bu durumunda sürdürülebilir bir politika olmadığı vurgulanmalıdır. Buna ek olarak enflasyonist koşulların kalıcı olması ve negatif reel faiz gerçeği de yine mevcut politikaların sürdürülebilir olmadığını göstermektedir.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 3. sırada yer alan ekonomik kriz riski, öncü göstergeler olarak kabul edilebilecek enflasyon ve alım gücünün azalması gibi faktörler açısından değerlendirildiğinde Türkiye’nin derin bir ekonomik krizden geçtiği fakat savaş gerçeği ve uluslararası piyasalardaki enerji ve hammadde fiyatlarındaki oynaklıklardan dolayı “şimdilik gözardı edilmeye” çalışıldığı şeklinde yorumlanabilir.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 4. sırada yer alan Ulusal Siyasi Kutuplaşma riski iki yönden değerlendirilebilir. İlk değerlendirmede dış politikada başta İsrail olmak üzere pekçok ülke ile problemlerini çözen bir Türkiye görmekteyiz. Bu açıdan değerlendirildiğinde dış politikada problemlerin çözülmesinin iç siyasete de olumlu yansıma ihtimalinden bahsedilebilir. Ulusal Siyasi Kutuplaşma riski iç politika açısından değerlendirildiğinde ise kutuplaşmanın arttığı ve bir politik manevra alanı olarak kullanıldığını görmekteyiz.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 5. sırada yer alan İşsizlik Riskinin değerlendirilmesi Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) olan güven ile birlikte değerlendirilmelidir. TÜİK’in açıkladığı 2021 İşgücü İstatistikleri’ne göre, 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılında bir önceki yıla göre 121 bin kişi azalarak 3 milyon 919 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 1,1 puanlık azalış ile yüzde 12 seviyesinde gerçekleşmiştir. Genç nüfusta işsizlik oranı ise %22,6 olmuştur.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 6. sırada yer alan tedarik zincirinde aksama ve mal-ürün kıtlığı (shortage) riski, özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile farklı bir aşamaya taşınmıştır. Pandemi süreci ile başlayan tedarik zincirinde kırılmalar ve ürün kıtlıkları savaş ile bir üst seviyeye taşınmıştır. Başta enerji fiyatları olmak üzere tarım ürünlerinde hem fiyat hem de ürüne erişim problemlerinin 2022 ve 2023 yılında devam edeceği aşikardır.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 7. sırada yer alan fikir özgürlüklerine müdahale riski hem adil yargılama hakkı hem de Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devri açısından değerlendirildiğinde fikir özgürlüklerinin sınırlı güvence altında olduğu şeklinde değerlendirebilir.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 8. sırada yer alan likidite riski, özellikle Borsa İstanbul’dan yabancı yatırımcıların çıkışı ve yüksek enflasyon koşullarına paralel talebin daralmaya başlaması ile birlikte değerlendirildiğinde (bu durumu Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verileri ile destekleyebiliriz: Mart ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı 2021 yılı mart ayına göre yüzde 33,4 azalmıştır) orta vade de finansmana erişim kanalları açılmadığı takdirde likidite problemlerinin derinleşeceği yorumu haksız sayılmaz.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 9. sırada yer alan derin ya da yaygın yoksulluk riski, yüksek enflasyon koşullarının doğal bir sonucudur. Mevcut enflasyon oranlarına paralel özellikle gıda ve barınma enflasyon oranları bağlamında derin ya da yaygın yoksulluk riskinin tartışmaya açık bir yanı bulunmamaktadır.
Türkiye Risk Raporu 2022’de 10. sırada yer alan eşitsizliği derinleşmesi riski yaygınlaşmaktadır. Özellikle satınalma gücünün azalmasına paralel “bordrolu çalışan” kesimin temel ihtiyaç maddelerine gelirlerinden yüksek bir pay ayırmak zorunda kalması ve başta eğitim olmak üzere çeşitli kritik alanlara da erişim imkanlarının doğal olarak azalması eşitsizliğin derinleşmesini hızlandırmaktadır.
Özetle Türkiye Risk Raporu 2022’de yer alan risklerin henüz yılın ilk çeyreğinde realize olması ve bunun gerekçelerinin de bir kısmının ulusal bir kısmının da küresel koşullardan kaynaklanmış olmasının bireyler açısından bir önemi yoktur.
Önemli olan husus risklerin realize olması ve bunun da kuvvetle muhtemel toplumsal huzura olumsuz yansımalarının artacak olmasıdır. Gerçek budur ve konu bu açıdan değerlendirilmelidir.
Prof. Dr. Davut Pehlivanlı
Türkiye Risk Raporu Direktörü̈
Direktör / Risk ve Denetim Araştırma Merkezi / İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Kurucu / GRC Management / Risk Referans
Meraklısına Not: Türkiye Risk Raporu 2022, https://grcmngmnt.com/projects-2/ https://grcmngmnt.com/wp-content/uploads/Turkiye-Risk-Raporu-2022.pdf